Türkiye’nin iki milli gururu Filenin Sultanları ve THY küstü
Türk Hava Yolları ve Filenin Sultanları olarak bilinen Milli Kadın Voleybol takımı oyuncuları arasında gerginlik yaşandı. İkisi de milli gururumuz iki tarafa da hak verdiğim durumlar var. Gelin beraber bu konuyu masaya yatıralım;
Öncelikle şunu belirtiyim yaklaşık 17 gün önce (10 Mayıs) Türk Hava Yolları ve Türkiye Voleybol Federasyonu arasında bir sponsorluk anlaşması imzalandı.
Zamanında yapılan açıklamaların bazen nereye varacağı belli olmuyor ☺️
Bu ayın başında gerçekleştirilen sponsorluk anlaşmasının imza töreninde konuşan TVF Başkanı Mehmet Akif Üstündağ, “Dünyayı dolaşıyoruz, THY’nin verdiği hizmetin onda biriyle karşılaşmıyoruz. THY ile gurur duyuyorum. THY, bizim milli gururumuz, yol arkadaşımız, paydaşımız. Hem kulübüyle hem sponsorluğuyla voleybola büyük katkı sağlıyor. THY’nin bir kusuru varsa bizim kusurumuz diyorum, bizim kusurumuz varsa THY’nin diyorum” demişti.
Peki neler oldu?
Dün Amerika’ya yolculuk yapmak için yola çıkan takım oyuncuları ekonomide uçtukları için sosyal medya üzerinden Türk Hava Yolları’na sitem eden paylaşımlarda bulundu. Boy ortalamasının 1.90 ve üzeri olan oyuncular koltuk arasındaki mesafeye bacaklarının sığmadığı fotoğrafları ekledi. Burada onlara hak vermemek elde değil, çünkü maça gidiyorlar, 13 saat yolculuk edecekler ve Türkiye’yi temsil edecekleri büyük bir müsabakada mücadele edecekler. Rahat bir uçuş geçirmek elbette hakları. Ama şöyle de bir gerçek var, bazı sporcular çok büyük başarılara imza attığı halde ya da atacak kapasiteye sahip olduğu halde sponsor desteği bulamadıkları için başarıya gidecekleri hedeflerini sümenaltı etmek zorunda kalabiliyor. Bazen bazı şeylere şükretmek gerekiyor sanırım…
⬇️
Bir de olmazı oldurmak pek mümkün değil, full dolu olan Business Class sınıfındaki biletli yolcuları indirip, takıma tahsis etmek dünyanın hiç bir yerinde yoktur diye düşünüyorum. Anlaşmalar kapsamında sponsorluk veren markaların, kulüplerin büyüklüğüne, başarılarına oranlı olarak farklı bütçeler vermelerini de en doğal hakları olarak görüyorum. Bu tarz sponsorluklar bir taraftan bakıldığında milli sporculara manevi destek olarak gözükse de marka değerini artırma amaçlı gerçekleştirilen çalışmalar olduğunu göz ardı edemeyiz.
Gelelim Türk Hava Yolları cephesine,
THY Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat ve Basın Müşaviri Yahya Üstün bu konuyla ilgili olarak açıklamalarda bulundu.
THY Basın Müşaviri Yahya Üstün:
“Gerek ulusal, gerek de global düzlemde sporun ve sporcunun en güçlü sektörel destekçilerinden biri olan markamızın, sponsoru olduğu tüm federasyonlarımız için yıllık uçuş kapasitemiz dikkate alınarak, sene başında belirli bir uçuş planlaması yapılmaktadır. Bu kapsamda gerçekleştirilen biletleme süreçlerine dair tüm detayların sorumluluğu ilgili federasyonlara ait olup, yetkililerince sağlanmaktadır” dedi.
Bu açıklamanın üzerine eleştiriler devam etti, bu kez Ahmet Bolat konuyu çözüme ulaştırmak adına yapıcı bir açıklamada bulundu.
“Her sene binlerce milli sporcumuz yurt dışına müsabakalara gidiyor. Takdir edersiniz ki her birinin seyahat programına dahil olamayız. Bu nedenle sadece Voleybol Federasyonu değil, hemen hemen her federasyona sponsorluk adı altında verdiğimiz bütçeler var. (Özelde TVF’ye bu yıl geçen yıla göre 3 katı bütçe verdik) Federasyonlarımız verdiğimiz bütçeyi diledikleri gibi kullanabiliyor. Ekonomi uçma kararı aldıklarında da businestaki müsaitliğe göre tüm sporcularımızı upgrade ediyoruz. Bu uçuşta tüm Business Class sınıfı doluydu ve alanda açılan birkaç koltuğu takımımıza verdik. 3 sporcumuz Business Class uçtu.
THY, borsada işlem gören bir şirket, satılan biletli yolcumuzu uçaktan indirip yerine başka yolcuları ücretsiz upgrade etme politikamız hiç olmadı ve olamaz. Bundan sonra federasyon yetkilileriyle daha koordineli olup sponsorluk haklarını optimum kullanmalarına yardımcı olacağız”
THY’den yapılan açıklamalar sonrasında Türkiye Voleybol Federasyonu da bir açıklama yaptı:
“2024 FIVB Voleybol Kadınlar Milletler Ligi ikinci etap müsabakalarını oynamak üzere A Milli Kadın Voleybol takımı sporcularımız ve teknik ekibimiz ABD’ye uçak yolculuğu gerçekleştirdi. Söz konusu uçuş hakkında THY yetkilileri tarafından federasyonumuza karşı ifadeler içeren, gerçeği yansıtmayan açıklamalar sebebi ile kamuoyunu bilgilendirmek zaruri hale gelmiştir.
Federasyonumuz, bağlı olduğu mevzuatlar gereğince Business Class bilet alamamaktadır. Söz konusu ABD seyahati öncesinde 17.05.2024 tarihinde kafilemizin seyahat listesi hem yazılı hem şifahen THY ile paylaşılarak özellikle kabin yükseltme (upgrade) konusunda destek istenmiştir.
THY, talebimize istinaden TVF’nin tüm faaliyetlerine yönelik tüm bir sene içerisinde sadece 20 kişi için uçak müsaitliğine göre kabin yükseltme hakkı olduğunu ve bu işlemin uçuş öncesi müsaitlik durumuna göre gerçekleştirilebileceğini bildirmiştir. Takımımızın 26.05.2024 tarihindeki uçuşunda takım kafilemizden hiç kimse kabin yükseltme hakkından faydalanmamıştır. THY ile federasyonumuz arasındaki sözleşme barter sözleşme kapsamındadır ve maddi ödeme içermemektedir. Sözleşmedeki tüm haklar federasyonumuz faaliyetlerinde uçak bileti olarak kullanılmaktadır.
Sonuç olarak; söz konusu uçuşta hiçbir bilete kabin yükseltme (upgrade ) işlemi yapılmamış, uçuş listemiz de Türk Hava Yolları yetkililerince yapılan açıklamaların aksine elektronik postalarla sabit olduğu üzere 17.05.2024 tarihinde Türk Hava Yolları yetkilileri ile paylaşılmıştır. Gerçeğe aykırı yapılan açıklamaları kabul etmek mümkün değildir.”
Durum bu, her iki taraf da kendince haklı ama sonuç olarak her iki taraf da bizim milli gururumuz. Dünya çapında farklı alanlarda bizi en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyorlar. Bu tarz durumlar hem moral motivasyonu düşüyor hem de gereksiz gerginliklere sebebiyet veriyor. Daha iyi bir iletişimle bu konuların çözüleceğine inanıyorum.
Bir de son bir not olarak şunu söylemek istiyorum, takımdan birçok oyuncu bu konuyla ilgili paylaşımlarda bulundu. Ama günah keçisi olarak Ebrar gösterildi. Her eleştiri Ebrar üzerinden yapıldı. Bu algının oluşturulması pek hoş değil, sonuçta takım olarak yapılmış bir eylem var ve eğer eleştiri ya da övgü gerekiyorsa takım üzerinden yapılması daha doğru. Böyle takım işlerinde kişiye özel muamele yapılmamalı diye düşünüyorum.