DAHA EMNİYETLİ UÇUŞ İÇİN BEKLENEN YASAL DÜZENLEMELER (I)
Av.Yaşar Öztürk
ozturkylaw@ttmail.com
Aslında başlıktaki konuya hiç değinmek istemiyordum. TALPA (Türkiye
Havayolu Pilotları Derneği) ile çalışmaya başladığım 2003 yılı sonlarından, bu dernekle
ilişkimi kestiğim 2010 yılının son gece yarısına kadar, bu konuyla ilgili olarak hem ülkemizde
hem de yurt dışı platformlarda yeterince çalışıp ter dökmüştüm. 01 Ocak 2011 sabahından
itibaren bu konularda kişisel ilgi ve çalışmamı sonlandırmadım, ilgi ve çalışmam pilot
camiası dışında bireysel olarak sürdü. Bu konuda o günden bu yana tek kelime yazmaya elim
gitmedi. Nasılsa bu konuda çalışanlar var düşüncesinin de yarattığı bir rehavet içerisinde
idim. Bu konuda çalışan hukukçu meslektaşlarım ve havacı dostlarımın hoş görüsüne
sığınarak bu konuya bir kez daha dönmek istiyorum. Bu dönüşe biraz da 9 Kasım 2012 günü
İstanbul'da Pera Palas'ta icra edilen EALA (European Air Association) 24. Yıllık
Konferansında uçuş emniyetinin bazı hukuki yönleri konusundaki sunumum vesile oldu.
Ülkemizde son yıllarda havayolunu kullanan yolcu ve taşıyıcı sayısı, diğer
ülkelerin hava taşıyıcılarını imrendirmenin ötesinde, kıskandıracak seviyelere çıktı ve bu
yükseliş hız kaybetmeden devam ediyor. Bir zamanlar sürekli zarar eden ve devlet
sübvansiyonu ile operasyonlarını sürdüren bayrak taşıyıcımızın yöneticileri zarardan nasıl
kurtuluruz arayışı içinde Avrupalı ve Amerikalı havayolu yöneticilerinden çözüm üretebilmek
için akıl soruyorlardı, fikri destek alıyorlardı. Şimdi durum tersine döndü. Akıl soranlar
Amerikalılar değilse bile, Avrupalılar oldu. Ülke havacılığımızla bu yönden gurur
duyuyorum. Ama fotoğrafın bir de görünmeyen yerleri var. Havacılığımız bir çok yönden
hızla ileri ve yukarılara giderken, bu gidişatı durdurabilecek veya terse çevirebilecek
faktörlerin başında, uçuş emniyeti geliyor. Uçuş emniyetini etkileyebilecek bir çok faktör var.
Bu faktörler her gün eksilmiyor, artıyor. Uçuş emniyetini daha iyiye ve sağlama götürmek
için başta ICAO ve ülkelerin sivil havacılık otoriteleri olmak üzere, hava taşıması ile ilgisi
olan herkes (İlgisi olmayan kimse yok aslında. Uçaklar üzerinde yaşadığımız dünyanın her
yerinde üzerimizde uçtuklarına göre, herkesi yakından ilgilendiriyor) bu konuda sürekli
çalışıyor.
Bir uçuşun baş aktörlerinin önde geleni, pilotlardır.(Teknisyenler, kaliteciler,
hava trafik kontrolörleri, dispatcher'lar, uçuş harekatçılar ve diğerleri de baş aktörlerdendir.
Çarkın bir tanesinin aksaması diğerlerini de aksatır). Bir pilota uçak sahibi uçağını ve
istikbalini teslim etmektedir. Yolcular can ve mallarını teslim etmektedir. Yeryüzünde
sokakta dolaşanlar, evinde yaşayanlar, işyerinde çalışanlar aynı şekilde pilotların yapabileceği
küçük bir hatanın kurbanı olabilirler. Her uçağa binişimde, eğer körükten uçağa alınmıyorsak,
uçağın kapısından içeri girene kadar görebiliyorsam, pilotların harici görünüşlerini ve tabii
uçağın da dış görünüşünü incelemeye ve bir fikir edinmeye çalışırım. Pilotlar yorgun mu,
genç mi, uçağın tekerlekleri ve motorun harici görünüşü nasıl, lastiklerden çelik telleri çıkmış
mı, kanat üzerindeki perçinler, korozyon, soğuk havalarda kanatlarda ve görülebilen kumanda
yüzeylerinde ıslaklık, kar var mı? Daha neler neler? En mükemmel uçağın kumandasında
yorgun veya tecrübesi az bir pilotun bulunduğunu düşünün. Ne kadar rahat edersiniz veya
rahatsız olursunuz? 1
Ülkemizde uçucu personelin İş Kanunu kapsamı dışında olduğu, 6098 sayılı
Borçlar Kanununda hizmet sözleşmeleriyle ilgili olarak getirilen bazı yeni düzenlemelere
karşın
hala iş güvencelerinin olmadığı, her an sözleşmelerinin feshedilip kapı önüne
koyulma ve kapı önüne koyulduktan sonra da oligopol oluşturmuş olan diğer şirketlere de
yapılan bir duyuru ile sektörde işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir gerçektir.
Havacılık medyasında bu konuda bazı haberler zaman zaman yer almaktadır. Bazı medya
mensupları da, reklam alamama kaygısı ile bu haberlere yer vermekten kaçınmaktadır. Ama
sektörde en azından fısıltı gazetesiyle bu haberler yayılmaktadır.
İş güvencesi olmayan bir pilot, işverenden korkarak felaketle sonuçlanabilecek
hataları her gün yapmaktadır. Pas geçmesi gerekiyor, bir pas geçmenin maliyetinin hesabı
sorulacağı korkusuyla tehlikeli bir inişi deniyor. Veya fazla yük taşıyabilmek için havada
yakılan fazla yakıt nedeniyle, inişten vazgeçip yedek meydana gidemiyor, her ne pahasına
olursa olsun inmeye çalışıyor. Yorgunluktan gözlerini açamıyor, ama benim uçuş limitlerim
doldu, istirahat edeceğim diyemiyor.
TALPA'nın yıllardır TASSA ve HAVA-İŞ ile birlikte mücadelesini verdiği
Hava İş Yasa Tasarısı bir türlü kanunlaşamadı. Bu yasa çıkmış ve yürürlüğe girmiş olsaydı,
uçuş emniyetine çok büyük katkısı olacağı yadsınamaz. Bu yasa sadece pilotlar ve uçucu
personel için değil, işveren yönünden de büyük kazanımlar sağlayacaktı. Şimdi kim bilir
nerelerde bu tasarı? Bu tasarıya herhalde pilotlardan önce, yolcuların ve uçuş emniyetinin
doğrudan veya dolaylı olarak etkilediği herkesin sahip çıkması gerekiyor.
Pilotların cezai soruşturma ve kovuşturmadan muaf tutulması hakkında ve
whistle blower'ların korunması hakkında kanun tasarısı gelecek sayıda, bu yazımızın
devamı olacaktır.
Herkese emniyetli uçuşlar diliyorum.
Pilotu yorgun, uçağı dökük ve bakımsız görseniz ne olacak? En azından kabin görevlisi vasıtasıyla uyarırsınız
ve daha ileri giderek bu sebebi de belirterek uçuştan vazgeçersiniz, uçaktan inersiniz, SHGM'ye telefon edip
durumu bildirirsiniz. Şartları oluşmuşsa tazminat talep edersiniz.