İGA Simply The Best
Faik Kaptan
Faik Kaptan

YENİDEN SALI SALLANIR...

Uzun süre önce "Salı Sallanır" başlığı altında yazılar yazdım. Özellikle yazıların uzunluğu nedeniyle eleştiriler aldım.
Baştan kızdım, ama sonradan hak verdim.
Kendim de aynı haltı yiyordum. Bazı yazıları daha yarısına gelmeden geçiyordum. Öyleyse çuvaldızı kendimize batırmamız gerekiyor.
Yeni düzen kısa ve öz.
YUNUS'TAN BİR DERS:
" İlim, ilim bilmektir.
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsen,
Bu nasıl okumaktır?
Ne diyor Yunus Emre; " Kim olursan ol kendini bil."
AMASRA'NIN ÖZGÜRLÜĞÜNE AZ KALDI...
Devletten aldığı kömür ocaklarında on yıldan beri bir kilo bile kömür çıkartmayan Hattat grubu inatla sürdürdüğü Termik Santral için bir tokat daha yedi.
Son olarak ÇED süreci bir kez daha durduruldu. Adalet yerini buluyor.
Fatih Sultan Mehmet'in mirası olan bu güzellik için mücadele devam ediyor. Yüreklerinize sağlık.
İnşallah bu güzelliği Cumhuriyet Bayramımızda gururla seyreden şanlı bayrağımızı Amasra'nın Boztepesi'ne tekrar serecek ve o güzelliğe tekrar selam duracağız...
KAŞIKÇI'NIN VALİZLERİ...
Yahudi misali evde tıkıldığımız süre içinde karıştırdığımız eski defterlerin arasında çıkan Kaşıkçı notu ile yıllar öncesine gittim.
Atatürk Havalimanı Dış Hatlar geliş salonunda Gümrük Muayene Memuru arkadaşım Yalçın Karadeniz ile sohbet ediyorum. Yan taraftaki boş bankonun üstünde orta yaşlı bir kadın oturuyor.
Yaşar'a kadının niçin orada beklediğini sorduğum da, kendisini VİP'ten gelip alacaklarını bildirdiğini söyledi.
Gazetecilik dürtüsü yanına gittim. Selam verip kendimi tanıttım. VİP yolcusu olduğu için belki yardımcı olabilirdim.
Pasaportunu rica ettim. Pasaportunda Khashoggi Fayza yazıyordu. Yani Kaşıkçı'lardandı
Önünde 7 adet marka valiz vardı. Valizlerin boşu bile benim bir maaşım yapıyordu.
Kısa bir sohbetten sonra kendisinin VİP yolcu değil CİP yolcu olduğunu anladım. Uçak şirketinin görevlisi kendisini unutmuştu.
Yardımcı olabileceğimi söyledim. Bizim Yaşar da gelip gümrüklü eşyası olup olmadığını sordu. Dışarı çıktık. Bizim Basın Odasının yan tarafındaki kafeye gittik. Kendisine bir kahve ısmarladım.
Tarabya Oteli'nde kalacağını söyledi.
Kaşıkçı olduğu için fotoğrafını çekip haber yapmak istediğimi söyledim. Kendisi bana yorgun olduğunu akşam saat 17'00de Tarabya Otelinin lobisinde buluşabileceğimizi söyledi.
Teşekkür ettim. Taksiye bindirip gönderdim.
Ancak akşam saatlerinde önemli bir iş çıktı. Oraya gidemeyeceğimi anlayınca şef Mehmet Türker'i arayıp Otele bir arkadaş göndermesini söyledim ve olayı anlattım.
Bizim şef akşam saatlerinde bir hanım muhabiri oraya yolladı. Ancak bizim Kaşıkçı, Faik Kaptan okey demezse röportaj vermeyeceğini söylemiş.
Bunun üzerine kendisiyle otelden irtibata geçtim, işim çıktığı için özür diledim ve arkadaşın bizden olduğunu söyledim. Kabul etti.
İsmi lazım değil bizim o arkadaş bu röportajdan haftalık ikramiye aldı, bize bir çay bile ısmarlamadı.
Ünlü Silah Tüccarı Kaşıkçının ablası olan Fayza Kaşıkçı ülkesine giderken beni havalimanında buldu ve teşekkür etti.
Giderken yukarda gördüğünüz kağıda adresini ve telefonunu yazdı ve beni mutlaka Cannes'e beklediğini söyledi.
Ben teşekkür ettim. Yolcu ettim. Daha sonra telefonla gazeteyi de aramış ve not bırakmış ve hanımımla beni bir kez daha davet etti ama kısmet olmadı. İşte Kaşıkçı'larla da böyle tanışmış olduk.
ALİ AKMAN'IN GÜNAHI NE?
Spor işine pek girmek istemiyorum ama evde kapalı kaldığımız süre içinde gençlere büyük ölçüde yer veren Bursaspor ve Altınordu'nun maçlarını izlerken keyif alıyorum.
Bursasporlu Ali Akman Genç Milli Takım kampındayken Alman Liginden bir takımla anlaştı.
Meğer bu anlaşmadan Bursaspor'un bir kazancı olmamış.
Kabahat ararsak iki tarafta da var. Bursa Yönetim bu tip gençleri yetiştirirken niçin bağlayıcı maddelerle sözleşme yapmıyorsun.
Ali Akman da, sen seni yetiştiren bir kulüpten bu şekilde ayrılmaman lazım.
Bursa Yönetimi Ali Akman'ı kadro dışı bırakmış. Bence hata. Bu işin mutlaka bir arası bulunmalı. Kesin sözleşme yapılacağı zaman gereken yapılmalı ve Bursaspor da Ali'den tekrar faydalanmalı.
Yoksa her ikisi de kaybeder...
HÜNER COŞKUNER NERELİ?
İhtilal yıllarıydı. Daha en eski binadaydık. Yani Yeşilköy Havalimanı'nda.
Küçük bir ofisimiz vardı. Kapıdan içeriye arkadaşım Mustafa Bursalı girdi. Yanında ufak tefek bir genç kız vardı.
Mustafa bana " Bak Faik bu sanatçı kardeş senin hemşerinmiş" dedi.
"Ben Hüner Coşkuner" diyerek elini uzatan genç sanatçıya nereli olduğunu sordum. Çünkü bende iki memleket vardı. Biri doğduğum ve köklerimin olduğu Amasra, diğeri de Büyüdüğüm ve halende oturduğum Adapazarı.
Hüner kardeş gülerek " Ben de Amasralıyım" dedi.
Ben bu kez , " Sen gerçek Amasralıysan biz mutlaka akrabayızdır" dedim.
Çünkü Amasra'da dört beş çekirdek aile vardı. Bunlar da birbirlerinden kız alıp verdikleri için hepsi akrabaydı.
Bu kez Hüner Coşkuner aslen Cideli olduğunu ama Amasra'da bir süre yaşadığı için çok sevdiğini ve bu nedenle Amasralıyım demekten mutlu olduğunu söyledi.
Tabi bu benim çok hoşuma gitti. Oturttum misafir ettim. Çay içtik kısa bir sohbet ettik.
Yaklaşık bir ay sonra tekrar seyehat ederken bir kez daha uğradı ve yeni çıkan kasetini armağan etti.
Gözlerinin içi gülen çok cana yakın bir sanatçıydı.
Allahın Rahmeti Üstünden eksik olmasın sevgili Amasralı Cideli Hüner Coşkuner.
KISA KISA GÜZELLİKLER...
İlki THY'den Pandemi döneminde bütün hava yolu şirketleri krizden batma noktasına geldi. Bir an önce bu virüs belası biter de şikrketler tekrar hayata tutunur.
İşte THY'yi bu dönemde ayakta tutan Turkısh Cargo, öyle güzel sonuçlar aldı ki Playload Asya tarafından 2020 yılının " Yılın Hava Kargo Taşıyıcısı" ödülünü kazandı. THY Cargo yepyeni bir marka olarak parlıyor. Kutluyorum.
EDA..
İkincisi Eda. Fenerbahçe Opet Kadın Voleybol Takımı ve A Milli Takım Kaptanı Eda Erdem, Uluslararası Voleybol Federasyonu FİVB tarafından " Tarihin En İyi 100 Oyuncusu" listesine seçildi.
Gerçekten büyük başarı. Tebrikler...
Bu arada saz hanımlardan açılmışken Voleybol ve Basketbol'de kadın takımlarımızın başarıları da devam ediyor.
KEDİ YOLU.
Bu gün Hürriyet'te okudum. Emre Eser adlı bir muhabir arkadaş Çanakkale Köprüsünün Kedi Yolu'ndan karşıya geçmiş. Güzel bir mesleki anı olarak iyi saklasın. Ben de ilk köprümüz olan Boğaz Köprüsünün Kedi Yolundan Ortaköy'den Beylerbeyi'ne yürümüştüm.165 metre yüksekliğe asansörle tam 7 dakikada çıktık. O zamanki Kedi Yolu biraz ihsanın içini ürpertiyordu. Kafes şeklindeydi ve altımızdan geçen gemileri görüyorduk. Önümüzde de Ulaştırma Bakanı Mukadder Öztekin vardı. Güzel bir anı olarak kaldı.
HEPİNİZE SAĞLIKLI GÜZEL GÜNLER...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Gökyüzü Haberci Android Market'te.

GÖKYÜZÜ HABERCİ E-DERGİ

  • Gökyüzü Haberci E-dergi Sayı: 292
  • Gökyüzü Haberci E-dergi Sayı: 291
  • Gökyüzü Haberci E-dergi Sayı: 290
  • Gökyüzü Haberci E-dergi Sayı: 289
  • Gökyüzü Haberci E-dergi Sayı: 288
Gökyüzü Haberci'yi Facebook'ta takip edin
gökyüzü haberci twitter