Ayşe Ebru Sezginer,Vatana hizmete devam

yüzbaşı Akgün Sezginer’in pilot eşi Ayşe Ebru Sezginer, dayanılmaz acısına rağmen hala gökyüzünde bulutlarla dans ediyor.

İlk kez bayan öğrenci alındığı dönemde Hava Harp Okulu sınavlarını kazanarak buradan pilot teğmen olarak mezun olan ve 11 yıl F-5 savaş uçaklarında uçtuktan sonra, göz rahatsızlığı nedeniyle yüzbaşı rütbesi ile emekliye ayrılan Sezginer, şimdi uçuculuk hayatını Atlasjet Havayolları’nda sürdürüyor. Hava Harp Okulu’nda devresi olan eşi yüzbaşı Akgün Sezginer’in 2006 Temmuz ayında Konya’da şehit olmasıyla sarsılan Ebru Sezginer, havacılığın bir meslek olmayıp, yaşam tarzı olduğunu belirterek tüm zorluklara rağmen gökyüzünden vazgeçemiyor.
Röportaj için telefonla görüşme talep ettiğimizde gökyüzüne olan tutkularından dolayı Göker ismini verdikleri 5.5 yaşındaki oğlu Yiğit Göker’in okulunda veli toplantısında olduğunu söyleyen Sezginer, gerçekleştirdiği bir Ankara-İstanbul seferi sonrası yaptığımız görüşmede pilot olmaya nasıl karar verdiğinden, mesleğin zorluklarına ve özel hayatına kadar pek çok konuyu dobra dobra anlattı.
Sezginer, 1992 yılında Hava Harp Okulu sınavlarını kazanarak pilot olmaya karar verdiğini ve Yalova’da 11 saatlik öğretmen pilotla yaptığı uçuş sonrasında çıktığı ilk yalnız uçuşun havacılığa attığı kesin adım olduğunu söyledi.
4 yıllık bir eğitimin sonunda Çiğli Uçuş Okulu’nda T-37 ve T-38 uçaklarında 250 saat uçan Sezginer, pilot teğmen olarak okuldan mezun olduğunu anlattı. Konya Üçüncü Ana Jet Üssü’nde F-5 uçaklarında Harp Hazırlığına Geçiş Eğitimi’ni başarıyla tamamlayan Sezginer, 133. Filo’da 8 yıl kol uçuşu, ikili ve dörtlü kol lideri olarak görev yaptıktan sonra jet pilotu yönergesine uymayan bir göz bozukluğu nedeniyle 11 yılda toplam 1500 saatlik jet uçuş süresi ve yüzbaşı rütbesi ile adi malül olarak emekli olduğunu söyledi.
Sivil havacılığa ilk adımını Şubat 2006’da Atlasjet Havayolları’nda attığını belirten Sezginer” Pilot olduğunuz zaman yapacak başka bir iş bilmiyorsunuz. Öyle bir kabiliyetiniz olmuyor. Sadece pilotluk yapmayı biliyorsunuz. Ben aynı zamanda elektronik mühendisiyim ama 10 yıl önce mezun oldum. Asker olurken asıl amacımız vatana hizmet etmekti. Sivil havayollarında da vatana hizmet etmeye devam ediyorum. Aynı zamanda maddi geçimimizi sağlamak için mecburen çalışmanız gerekiyor ”şeklinde konuştu.

Pilotluk zor ama kutsal bir görev

Eşi Akgün Sezginer’i geçtiğimiz yıl kaybeden Ayşe Ebru Sezginer, tüm zorluklara ve yaşadığı acıya rağmen dimdik dik ayakta duruyor. Sezginer, 9 yıllık eşinin şehit olduğu kazayı bir süre düşündükten sonra gözleri buğlu olarak şöyle anlattı:
“ Akgün’ü maalesef kazada kaybettik. Geçtiğimiz Temmuz ayında Konya’da şehit oldu. Kullandığı F-5 uçağı kalkışta yerden kesildikten hemen sonra kumanda arızası nedeniyle meydan içine düşmüş. Hava Harp Okulu’nda aynı devreydik. Türk Yıldızları’nda da görev yaptı. Havacılıkta hiç kimse ‘başıma bir şey gelmeyecek’ diye düşünemiyor. Her an her şey olabilir. Hayat böyle işte. Birilerin yaptığı bir takım hatalar sizi bir şekilde ölüme götürüyor”.

Eşinin şehit olduğunu yaklaşık iki saat sonra öğrendiğini anlatan güzel pilot, o an neler hissettiğini de şu cümlelerle ifade etti:
“Eşimin kullandığı uçak da F-5 idi. İnsan tabi ki hiçbir zaman eşinin başına böyle bir şey geleceğini düşünmez. Zaten pilot olan bir kişi, bir çok kötü şeyi düşünüyor, ama kendisi hakkında hiç bir zaman başına böyle bir şey geleceğini düşünmüyor. Çünkü düşünürseniz uçamazsınız. Zor bir görev, kutsal bir görev, yapmanız gerekiyor. Her gün uçağa binerken ‘acaba bu sortide mi şehit olacağım’ diye düşünürseniz uçamazsınız. Eşimin şehit olacağını hiç düşünmemiştim, ama oldu ve böyle bir şeyi yaşadık. Havacılıkta olduğu gibi bir dostluk hiçbir yerde yok. Özellikle Hava Kuvvetleri’nde müthiş bir dostluk, arkadaşlık olur. Ast üstlük vardır, ama uçağın içinde bilirsiniz ki, uçtuğunuz kişi düşüp şehit olsanız, belki onun kolu, bacağı sizin tabutunuzda olacak”.

Biz ölüme bröve taktık

Genç pilotla konuştuğumuz sırada Sezginer’in hocası ve Türkiye’nin en eski ticari havayolu pilotu lisansı sahibi kaptan pilot İlhan Kaplan izin alarak söze girdi. Her mesleğin zor tarafları olduğunu söyleyen Kaplan “ Şunu açık kalplilikle söylüyorum. Bugün dünyada hiçbir meslek yok ki, ölümüne merasim yapsın. Bugün siyasal bilgileri bitirirler şapkaları fırlatırlar, kepleri atarlar. Biz bröve takarken, ölüme bröve taktık. Birinin çıkıp ‘biz de ölümüne merasim yapıyoruz’ diyeceğini zannetmiyorum. Diğer mesleklerde de mutlaka normal bir ölüm, kaza olacaktır. İnşaat işçisi ayağı kayar düşer, ama biz merasim yaparken biliyoruz ki, aramızdan şehit vereceğiz” şeklinde konuştu. İlhan Kaplan bu tezini destekleyen bir anısını da şöyle anlattı:
“ 1967’de mezun olmuş, bröve merasimine çağıracaklar diye bekliyoruz. Kamil Baydemir adlı arkadaşımız ‘Şu anda 54 kişi merasimdeyiz. Gidip bröve takacağız. Acaba ilk şehit kim olacak’ diye sordu. 54 mezundan ilk şehit olan da Kamil Baydemir oldu. Bunun son örneğini de arkadaşımız Ebru Sezginer’in eşi Akgün Sezginer’dir. 54 mezun arkadaşımızdan bugüne kadar 32 şehit verdik. Buna ölüme merasim denmez de, ne denir”.