Tuncay DOĞANER, Atlasjet ‘i hareketli günler bekliyor

2006 yılı Atlasjet için son derece başarılı geçti. İç hatlarda tarihi bir rekor kırdık ve % 86 doluluk oranıyla 2,5 milyona yakın iç hat yolcusu taşıdık. Bu 2 yaşındaki bir şirket için çok ciddi bir rakam.
Dış hatlarda sektörün çok başarılı olacağını söyleyemeyeceğim. Çünkü özellikle Eylül ve Ekim aylarında yaşanan olumsuzluklardan sonra gelen iptallerle havayollarının hemen hemen tamamı, uçaklarını yurtdışına kiralamak zorunda kaldı. Biz bunun olacağını gördüğümüz için zaten çalışmalara başlamıştık. Eylül başında da uçaklarımızın bir kısmını yurt dışına kiraladık. 2006 yılında bizi korkutan tek hadise; iç hatlarda bütün satışlarımızı YTL olarak yapmamıza karşın giderlerimizin neredeyse tamamının döviz cinsinden olması. Mayıs ayında yaşanan kurda zıplama, bizi YTL’ye karşı açık pozisyonda bıraktığı için, iç hatlara biraz daha konservatif davranmaya itti. Biraz arzı daralttık ama sonra hükümetin ekonomik önlemleri, ülkenin ve sektörün dinamizmi ile bunu da aştık.
Türkiye’deki bütün havayolları içinde en genç filo bizde. 2007 yılındaki uçak yaş ortalamamız 3 olacak. Ayrıca tüm havacılık sektörü de bilir ki, iç hatlardaki tüm yenilikleri Atlasjet yapmıştır. İç hatlarda sıfır uçak, deri koltuk, tv videolu sıfır uçaklarla operasyona başladık. Diğer şirketler bizim arkamızdan geldi. Türkiye’de özel sektörde ilk IATA üyesi olduk, başka zaten yok. Anadolu meydanları dahil tüm meydanları otomasyona geçirdik. Kimsenin uçmadığı Çanakkale, Edremit, Siirt, Uşak ve Tokat gibi meydanlara uçarak, atıl meydanları hayata biz geçirdik.
KISA VADEDE BATMALAR OLMAZ
Türkiye’de 3 tane özel sektör firmasının elindeki uçak sayısı, diğer şirketlerin uçak sayısından fazla. Bizim geleceklerle birlikte 22 uçağımız, Onur Havayolları’nın 30’a yakın, Pegasus’un 16 ya da 17 uçağı var. Diğerleri ise bir veya iki uçaklı şirketler. Onların sektöre girip çıkması bizi çok fazla etkilemiyor. İç hatların önünün açılmasıyla beraber dinamizm doğdu. Rekabetin olduğu yere kalite gelecektir.
Atlasjet olarak hiçbir zaman yıkıcı rekabet ya da güvenlikten taviz verecek bir rekabet içerisinde olmayız. Bizde bir kişi 1 YTL’ye uçarken, öbürü 150 YTL’ye uçamaz, herkesi en uygun fiyatlarla ve maksimum hizmet vererek uçurmak üzere yola çıktık. Rekabette tüketiciyi iyi tutanlar yaşayacaktır. Bunu yapamayanlar sektörden uzaklaşacaktır. Ama ben kısa vadede Türkiye’de iç hatlarda uçan şirketler arasında, batmanın yada çıkmanın olacağını sanmıyorum.
2007 YILINDA DAHA DİKKATLİ OLMALIYIZ
Avrupalı rakiplerimiz karşısında Türkiye’deki meydanlar, terminal işletmecileri “ yap-işlet-devret” olduğu için çok pahalı. Sektörün sorunlarından ziyade ülkenin sorunları ön plana çıkıyor. Sektörün diğer sorunu DHMİ dahil olmak üzere Türkiye’deki bütün giderlerimizin döviz olması. Yolcudan parayı YTL olarak alıyoruz ancak buna karşın Türkiye’de aldığımız yakıt dahil herşeyi döviz olarak ödüyoruz. Yani kura karşı açık bir pozisyonumuz var. Ekonominin patlaması durumunda bu olay çok ciddi sıkıntıya yol açacaktır. Türkiye’deki bankacılık sisteminde kur eşlemeye kalktığınızda ise maaliyetler çok yüksek. Bir Cumhurbaşkanlığı seçimimiz, arkasından genel seçimler var. Burada uygulanacak olan ekonomik politikaların kura etkisi ne olacak? Irak problemimiz var, kendi içimizde devam eden etnik politikalarımız var. 2007 yılı, AB ile beraber bazı şeylere gebe. Bu, işimizi yapamayacağız veya şirketimizi büyütmeyeceğiz anlamına gelmiyor ama 2007 yılında çok dikkatli olmamız gerektiğine inanıyorum. O yüzden Atlasjet olarak filomuzun üçte birini sabit gelir garantili yurtdışına kiraladık. Üçte birini iç hatlarda, üçte birini dış hatlarda kullanmak üzere risklerimizi dağıttık. Atlasjet olarak, YTL ‘ye karşı bir bankamızdan paramızı forwardladık ve kurdaki bir dalgalanmaya karşılık geleceğimizi garanti altına aldık.
